Her şey daha da kötüye gidiyor. Daha iyiye gitmemiz gerekirken biz daha da gerileşiyor hatta yozlaşıyor, dibe vuruyoruz. İletişimsiz, huzursuzluğun yaygınlaştı(rılmaya çalışıldığı)ğı, herkesin yozlaştığı, özünden uzaklaştığı, hormonlaştığı, duyarsız, öfkeli, saldırgan bir toplum hâline geldik! Ne fena! Peki ne yapacağız? "Elimizden ne gelir ki!" dememeli önce. Herkesin yapacağı bir şeyler vardır elbet. Ben bir öğretmen olarak çocukları bilinçlendirmeye çalışıyorum, tabii benim gibi kaç kişi vardır acaba? Pek çok kişinin edebiyattan soğuma nedeni aruzu bir kenara bırakıp toplumsal bilinci oluşturmaya çalışıyorum. Klişe gibi görülen ama bence hiçbir zaman atlanmaması gereken Atatürk ilke ve devrimlerini koruyan, bu düşünceyi hayatında uygulamaya geçiren, akılcıl yolları tercih
21 bölümlük şiirden örnek satırlar
vurma bana, vurma! içimin oyuncakları kırılıyor
ben, her ilkbaharın ilk günüyüm; gölgeler uzar yamaçlarımda
eskimiş okul önlüğümden bozulup dikilme siyah külotum
şu soruyla geçtim tarihten kurşunlar arasında
ölüm, bir halkın çocuğu olmanın tek mucizesi mi?
* * *
- bana vururken ellerini incitme yorgun amca
akşam çocuklarını nasıl seversin yoksa
* * *
acımasız kıyıcı oğlumuzun başını ezerken
aslında yurdumun geleceğidir elden giden
dayan ısırganım, dayan ebegümecim, dayan hardal otum, dayan!
http://www.milliyet.com.tr/Guncel/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1120860
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder