Lilypie First Birthday Şeritler

30 Nisan 2012 Pazartesi

Ali Bebek Bizimle!

9 aylık uzun ve bu sefer yorucu yolculuk sonucunda Ali bebeğimizi sağlıkla kucağımıza aldık çok şükür. O kadar minik ki! İnsan unutuyor her şeyi. Defne bu kadar küçük değildi gibi geliyor bana ; sen unutmuşsundur o da minicikti diyorlar. Üstelik aradan sadece iki yıl geçti. 
İlki acil sezaryen olduğu için bu da sezaryen oldu. Ama bu sefer ameliyattan sonra ilki kadar rahat olamadım. Bi kere narkozun etkisinden kolay çıkamadım. Aşırı gergin ve sese karşı fazla hassastım. Sanki karabasan çökmüş gibiydi üzerime. Ama her şeye rağmen elbette şükrediyorum bebecik de ben de çok sağlıklıyız. Sadece iki gün boyunca hastanede sürekli önceki ameliyatla bunu karşılaştırıp durdum. Neyse geçecek tüm bunlar.
Defneciğe gelince... Henüz tam algılayamadı ama beni üzen şey onun bana fazla yaklaşmıyor olması. Ben bebeği emzirirken öyle bir bakıyor ki ağlayasım geliyor. Umarım en kısa zamanda alışır ve ben de kırkımı atlattıktan sonra ona daha fazla zaman ayırabilirim. Şimdilik bu kadar yazıyorum .

29 Mart 2012 Perşembe

34 hafta 2 günlük hâller...

Bu demek oluyor ki 34. haftayı geride bırakıp 35. haftadan 2 gün almışım. Doğuma çok az kaldı. Neredeyse bir aydan az bir süre var. Defneciği zorunlu olarak sezaryenle dünyaya getirdiğimiz için iki numara da sezaryen olacak. Tarih henüz tam kesin olmasa da 26 Nisan Perşembe gibi görünüyor. İkisinin arasında 11 gün olacak. İleride doğum günü kutlamaları için işimiz var!
Şu son ay kendimi çok ağır ve çabuk yorulur hissediyorum; nefesim çok sık kesiliyor. Bebeğin hareketleri de çok sert ve de yoğun. Tabii bunun sağlık göstergesi olması şikayet etmemi engelliyor. Defne'de bu kadar çabuk yorulmaz, nefes nefese kalmazdım, daha zinde ve hafiftim. Çok şükür bir sıkıntımız yok; bunlar geçici rahatsızlıklar...

Hastane çantasını bugün hazırlamaya başladım. Bu sefer Mesa'da doğum yapacağım. Epidüralden emin değilim; 7 Nisan'daki kontrolde anestezistle görüşeceğiz, bakalım fikrim değişecek mi?

Bu arada ikinciyi düşünen herkese söylediğim şudur ki: İlk çocuk tuvalet eğitimini tamamlamadan, kendine kendine düzgünce yemek yemeyi beceremeden, ağlayarak derdini anlatma dönemini geçirmeden, tam olarak diyaloğa geçmeden ikinciyi düşünmeyin bile. Şu sinir bozucu 2 yaş sendromu denen şey benim tam hamileliğime denk geldiği için çok zorlandım ben. Sinirlerime hakim olamayıp çocuğu da etkiledim hatta karnımdaki bebeği de olumsuz etkiledim diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Sonra çok pişman oluyorum, kızıyorum kendime, sabretmeyi becerebilmek istiyorum, ama çok kolay olmuyor hamileyken.

Bakalım bebek gelince ne yapacağız?

31 Ocak 2012 Salı

Defne'den yeni inciler...

Artık kakasının geldiğini söyledikten sonra benden köşe bucak kaçıyor ve altını açtırmak istemiyor. Benim için oldukça zor bir durum bu. Ben de sakinleşene kadar yaklaşmıyorum hiç ve onu kandırıp açmaya çalışıyorum yine de zor oluyor çünkü direniyor. İki gündür de altını açmak istediğimde "ı ıh kaka minim, minim kakam" diye itiraz ediyor altının açılmasına. Güler misin ağlar mısın durumundayım.
Yarın temizlikçim Meryem bakıcı olarak başlayacak; umarım her şey çok daha rahat olur benim için. Defne onun peşinden "Maaynem, Maaynem" diyerek gidiyor; doğduğundan beri ona çok alışkın. Sağolsun Meryem de çok güler yüzlü, Defne'yi çok seviyor. Umarım hepimiz için en hayırlısı olur.
Yabancı uyruklu bakıcıların çalışma koşullarının da zorlaştırıldığını duyunca İrina'nın gitmesini hayır olarak nitelendiriyorum.
Defneciğim 21,5 aylık oldu.
Ben de 27. haftaya girdim. Muhtemel doğum tarihi 8 Mayıs ama sezaryen olacağım için Nisanın son haftasına denk gelecek sanırım.
İkinci hamileliklerde daha az heyecanlı olunduğunu duymuştum ama ben kendime pek dikkat de etmiyorum. Bir kere kötü besleniyorum. Defne'ye hamileyken hayatımın en sağlıklı dönemini geçirmiştim. Şimdi cola içiyor ve cips yiyorum. Doğru dürüst kahvaltı etmiyor, düzenli meyve tüketmiyorum. Üçüncü trimester'a girdiğim şu günlerde artık dikkat etmeliyim diye düşünüyorum. Son üç ayımda dikkat edeyim bari.

20 Ocak 2012 Cuma

Defneli Hâller...

Yaklaşık iki haftadır Defne'yi yanımızda yatırmamaya sürekli yatağında uyutmaya çalışıyoruz. Zorlu bir süreç! Umarım birkaç hafta içinde gece hiç uyanmadan uyumayı becerir.
Salı günü Kentpark'taki havuzda kaplumbağaları görünce heyecandan ağzındaki memeyi düşürmüş ya da kendi fırlatmış bilemiyorum; Bülo "Elo, baksana" dediğinde allah dedim gitti meme! Almaya yeltenince önce su çok pis olduğu için yıkasam da içime sinmeyecekti, o yüzden alma sakın dedim. Sonra aklıma bir hikaye uydurmak geldi. "Aaaa, Defneee, bebek kaplumbağaya memesini verdi, onun yokmuş memesi" şeklinde bir uydurmayla memesiz hayata başlamaya karar verdim. Akşam ve öğle uykuları sorunlu olur sandım ama çok şükür bir sıkıntı olmadı. Yaklaşık 3 gündür de memesiz takılıyoruz. Çok şükür! Yoksa ilkokula başladığında da emmeye devam ederdi! Tabii ben her gün 50 kere "Meme neeede?" sorularına aynı cevabı vermekten usandım. Bakalım bu da ne kadar sürecek?
Defneciğin hayatında büyük değişmeler var. Ara ara da tuvalete oturtuyorum ama o işin eğlencesinde. Zaten çiş deyince gidiyoruz; henüz kakada direniyoruz. Tabii çişimizi de yapmışlığımız yok!
Haydi hayırlısı!
Kötü değişiklik sürekli "çukumammaaa" diyerek çikolata istemekte diretmesi. Bazen hiç takmıyorum; ağlıyor sonra da dikkatini başka şeye veriyor.
Onunla birlikte ben de kendimi değiştirmeye çalışıyorum. Her ağladığında artık pas vermiyorum. Altını deli gibi doldurup evi kokuttuğunda benden kaçarak evin içinde azgın azgın koşturduğunda önceleri kendime hakim olamıyordum; şimdi sakinleşmesini bekliyor sonra altına bakıyorum.
Tabii her şey tuvalet eğitimi, beslenmesi, uyku düzeniyle bitmiyor; her şeyi kaydettiği bir dönemde olduğu için hem ona karşı olan tavırlarımız hem de birbirimizle ilişkimizde çok dikkatli olmamız gerekiyor. Hele de bu iki yaş sendromunu yaşadığımız sinir bozucu süreçte normalden çok daha sabırlı, dayanıklı olmak gerekiyor. Ben Defne'nin bu süreci çok uzun yaşamayacağını düşünüyorum. Tabii bu sadece onun uyumlu, söz dinleyen bir yapıya sahip olmasıyla değil bizim yaklaşımımızla da ilgili bence. Anne baba olmak gerçekten çok zorlu bir uğraş! Hepimize kolay gelsin.